Eğri oturup
Doğru Konuşmak!
Bugün hangi avcıya sorsanız sistemden şikayetçi. Çözüm olarak çoğunluğun görüşü “yasaklar kalkmalı, limitler artmalı” olsa da bilinçli bir azınlığın sistemin tümden değişmesi gerektiği konusunda hem fikir. Ancak sistemin ne olması gerektiği konusunda ise derin farklılaşmalar var.
Gelişmiş toplumlarda avcılık ekonomik bir hareket. Sistem üretim tüketim ilişkisi içinde yürüyor. Bir yanda avla ilgili üreten bir sektör, diğer tarafta ise para harcayarak tüketen avcılar var. Kısaca kapitalizmin kuralları çalışıyor. Ülkemizde Birleşik Avcılık Merkezinin (BAM) başını çektiği bir gurup avcının kentli avlanma modelini topluma benimsetme ve devlete kabul ettirme gayreti 4915 sayılı kara avcılığı kanununun çıkmasıyla sonuçlandı. İsteklerin tümü karşılanmasa da düzen değişti. 4915 sayılı kanunla getirilen mali sorumluluk, çoğunluğu oluşturan avcıların sistemin dışında kalmasına neden oldu.
Yaban TV nin yayın hayatına girmesiyle çoğunluğu oluşturan, okuyup-yazmayan köylü modeli avlanan avcıların dikkati bu noktaya yöneldi. Avcı-Bohçacı ayırımı örnekleri; aslında imrenerek hatta kıskanarak izlediği avcılar tarafından aşağılandığının farkına varmasına neden oldu. Rakı masasında yada kahvede erkek erkeğe av sohbeti yaparken, Yaban TV den Çetin Altan’ın deyimiyle “Etli şaraplı, kadınlı kahkahalı” Anadolu Avcılık Ödülü törenini izlerken kendinin birden ötekileştiğini fark etti. Köyden kente inişte yol parasını düşünmek zorunda olduğu aklına geldi. Ne başına geçirdiği orange şapka nede sırtına giydiği fosforlu yelek kendini öteki gibi hissetmesine engel olabildi. Forumlarda yazılan çizilenlere bakıldığında sosyo-ekonomik çatışma hemen gün yüzüne çıkmakta. Buna birde soysa-kültürel ayrışma eklenince kapitalist görüşe sımsıkı sarılmış avcıların farkında olmadan sosyalizmi savunuyor olduğunu hayretle izliyoruz. “Onlar nerede biz neredeyiz” Bu söz sadece avcılık için mi geçerli? Model alınmaya çalışılan ülkelerde devletin verdiği üç kuruş maaşı alırken kuyrukta ölenler var mı? Yada bedava dağıtılan erzak paketini almak için birbirini çiğneyen insanlar. Vergi adaleti, Gelir dağılımındaki eşitlik, eğitimde fırsat eşitliği, sağlık, hukukta onlar nerede biz neredeyiz. Nüfusun yüzde kaçı köylü?
Devletin istatistikleri toplanan verginin %80 ni ücretli çalışanlar ve dolaylı vergilerden oluştuğunu; Toplumun %60 nın milli gelirden aldığı payın 100 dolar civarında olduğunu gösteriyor. Kısaca adaletsiz bir vergi ve gelir dağılımının olduğu yelpaze ülkemizde avcıların çoğunluğunu da kapsıyor. “Parasını ödeyen dilediği gibi avlanabilsin” sözünün aslında “parası olmayan avlanmasın” anlamına geldiğini insanlar anlayabiliyor. Çoğunluktaki avcılar devletin avcılık politikası olmadığını söylüyor ama bu doğru değil. “Fakir fukara, garip guraba” söylemiyle iktidar olmuş bir hükümetin benimsediği ve devlete hakim kıldığı model kapitalizmin kuralları ile birebir örtüşmekte. Bu bir geçiş süreci. Denetimin yeterli yapılmamasının arkasındaki neden, idari zafiyetten çok, sistem dışına itilmiş avcı sınıfının, sosyal bir patlamaya eden olmadan avcılıktan uzaklaştırılmasını zamana yaymak olduğunu düşündürüyor. Parayı veren düdüğü çalar demek için henüz erken gözüküyor.
Bugün avcı derneklerinin büyük bir çoğunluğu devletin avlanma pulu satışıyla yarattığı maddi kaynakla varlığını sürdürüyor. Devlet maddi olarak dernekleri destekliyor. Derneklerin bir araya gelmesinde hiçbir yasal engel yok. Ama gelemiyorlar. Zira kişisel çıkarlar uğruna yanlışlar görmezden geliniyor. Örnek; Konfederasyon ile Atıcılık ve Avcılık federasyonu arasındaki avcıların bölünmüşlüğü! Türkiye Avcılar Birliğinin oluşturulması tepeden iktidar eliyle yapılmadıkça mümkün gözükmüyor. Toplumsal bilinç böyle bir demokratik örgütlenmeyi kendi kendine gerçekleştirebilecek olgunluğa henüz erişebilmiş değil. Köylü toplumundan kentli toplumuna dönüşmek uzun zaman alıyor. Çoğunluğun “Ben avımı yaparım gerisi beni ilgilendirmez” düşüncesi içinde olduğu gerçeğini üzülerek de olsa görmekteyiz. Hiçbir bedel ödemeden herkesin dilediğince av vurabildiği, avlanma kurallarını kendinin belirlediği bir sistem var mı?
Gece far ışında vurulan tavşan avı videosunu youtube yayınlayabiliyorsa, köy muhtarına kurdurduğu teybin başında yüksek bürokraside görevli kişilerle bıldırcın avlayabiliyorsa, Güme içinde bütün gece ördek vurabiliyorsa, koruma sahası içindeki karacaya sürek yapılıp bölüşebiliyorsa yeni bir sisteme ihtiyaç var mı? Halk siyaseti, siyaset sistemi belirler, bürokrasi uygular.
Sistem avcıya mı yoksa Yaban
Hayatımı haksızlık ediyor.
fotoğraf
Bir işin nasıl
yapılabileceğini biliyorken, bir başkasının yapamadığını görüp dilini tutmak imkansızdır!
Bernard Shaw
Nedim ÇALIM 31 Ağustos 2009 Tekirdağ
|