trakyaavcilari.sitemynet.com

 

AVCILIKTA ÖRGÜTLENME SORUNU VE FEDERASYONLAR

Türkiye'de dernekler ölçü alındığında en iyi örgütlenmiş toplulukların başında avcılar gelir. Ancak bu örgütlenmenin temelde neden gerçekleştirildiğini kavramak için çok ince ve detaylı düşünmek gerekir. Zira avcıların büyük bir çoğunluğu birlik oluşturup ortak tavır geliştiremedikleri için; kamu oyunda yanlış anlaşılmaktan ve devlet otoritesi tarafından haksız uygulamalara maruz kalmaktan şikayet ederler.
Gerçekten 2000'nin üzerinde Avcılık derneği ve yanılmıyorsam 5 kadar avcılık federasyonu varken neden örgütlenme sorunundan bahsedilmektedir.
Bunu anlayabilmek için önce avcılık derneklerinin yasal kuruluş nedenlerinin ötesindeki, hangi sosyal ihtiyaç ve taleplerin bu örgütlenmeyi ortaya çıkardığını irdelememiz gerekir.
Bugün genele baktığımızda; Avcılık derneklerinin gerçek anlamda işlevleri lokal hizmeti sunmakla sınırlıdır. Kısaca yasal anlamda örgütlenmiş ve tescillenmiş avcılık kahvehaneleridir. Buna itiraz edenler olacaktır. Onlara şunu öneririm. Derneğin üye sayısıyla gerçekten avcılık yapan aktif üyelerinin oranlarını bir karşılaştırsınlar. Avcılık için dernek olarak hangi değerleri ürettiklerini, üyelerine avcılık ruhsatı çıkartmak ve bazı törenlerde gece öldürülen hayvanlarla gösteri yapmanın ötesindeki işlevlerini bir irdelesinler.
Türkiye'deki bir çok avcılık derneği yöneticisinin avcılık ticaretiyle ilişkisi vardır. Asıl amaç derneğini yönetmekten çok ticari faaliyetini sürdürebilmek için çevre yapmaktır. Ticaret suç değildir ama derneklerin bu amaca yönelik kullanılması yasaların ötesinde ahlaki etik açısından hoş değildir. Bunları aslında eleştiri amaçlı söylemiyorum var olan gerçeği ortaya koymaya çalışıyorum.
Avcılık derneklerine sosyolojik açıdan baktığımızda karşımıza çıkan manzara aslında ülkemizdeki genel sorunlardan pek farklı değildir. Köylü toplumdan kentli topluma geçiş sürecinin sonuçlarıdır avcılık dernekleri. Devletin batılılaşma politikası diğer alanlarda olduğu gibi avcılık alanında da gerçekleşememiş, sonuçta toplum ne eskisi gibi kalabilmiş, nede model olarak belirlenen batılı toplumlara dönüşebilmiştir. Bugün eleştirdiğimiz avcılık, yaşanan sosyal sürecin doğal sonucudur.
Toplumun her konu da kendi sorunlarına kendisinin çözüm üretmesi, çeşitli nedenlerle bilinçli bir şekilde devlet ve siyaset tarafından engellenmiştir. İşte 2000'nin üzerinde avcılık derneği ve 5 kadar federasyon olmasına rağmen örgütlü toplum olamadıklarından yakınmanın temel nedeni budur. Yani depolitizasyon ve toplumsal sonucu.
Yıllardır siyaset ve bürokrasi her konuda olduğu gibi avcılık konusunda da çıkar ilişkisi içindedir. Her ikisi de yıllardır çözümsüzlüğün nedeni olarak birbirlerini suçlamaktadırlar. Oysa varlıklarının temel nedeni çözüm üretmektir. Avcılık sorununun çözümü kendi varlık nedenlerinin ortadan kalkması sonuçunu doğurabilir mi dersiniz?
Sorunları çözüm üretiyormuş gibi yapmanın yolu; Toplumun bir kesimini yanına almak ve diğer kesimlerini yok saymakla gerçekleştirilebilir. Nitekim yıllardır oynanan oyun budur. Belirli dönemlerde belirli guruplar devletle işbirliği içinde oldular. Küçük bir azınlığın veya şahsın görüş ve çözümleri, avcı toplumunun genel problemi gibi kabul edildi. Oysa demokratik devletin görevi her sosyal sınıf seviyedeki görüş ve çözümleri derleyip kamunun çıkarlarını da gözeterek ortak bir çözüm üretmektir. İşin özü demokratik toplum olabilme meselesi!
GSGM Avcılık ve Atıcılık Federasyonu yeni yönetimi avcıların yanında yer alıyor. Merkez av Komisyonunda varlığı her ne kadar Gençlik Spor Genel Müdürlüğünü temsilen de olsa bölge avcılık temsilcilerini örgütlediği biliniyor. Kısaca avcılığın liderliğini kendiliğinden üsleniyor. İşin garibi dün bu kuruma karşı olanlar ve dava açanlar arkasında durur oldular. Sorunu hukuksal ve kurumsal bir çözüm olarak algılamak yerine, yönetimsel çözüm olarak değerlendirmek, geçmişte yaşanan olumsuzlukların geleceğe taşınması anlamına gelmektedir. Zira mevcut Tescil yönetmeliğine göre atıcılık faaliyeti bulunmayan avcılık derneklerinin GSGM bağlı Avcılık ve Atıcılık Federasyonuna üye olması hukuken mümkün gözükmemektedir. Kaldı ki atıcılık faaliyetinde bulunacağını taahhüt edip tescilini yaptıran ama hiç faaliyeti bulunmayan derneklerin sayısı azımsanmayacak rakamlardadır. Pekiyi bunların üyelikleri neden düşürülmez? Çünkü Av Komisyonlarının oluşturulmasıyla ilgili çıkartılan yeni yönetmelik; Ülke genelinde örgütlenmesini en çok gerçekleştirmiş federasyona belirli oranlarda il ve bölge avcı temsilcilerini belirleme yetkisi veriyor. Atıcılık sporu için örgütlenmiş bir kurumun sırf adında avcılık geçtiği için avcı temsilcilerini belirleme yetkisi tanınması sizce bir çelişki değil mi? Dikkat ediniz yine aynı oyun oynanıyor. Bu yazıyı Metin Sertoğlu döneminde yazsaydım "arkanda kim var açıkla" sesleri yükselirdi. Bugün okurlarsa sanırım görüşlerimin kişisel değil, hukuksal ve kurumsal bazda olduğunu kavrayacaklardır.
Avcılıkla ilgili yeni federasyonlar kuruluyor. Bu sorunu çözecek mi dersiniz? İnşallah yanılırım ama hiç sanmam. Zira oluşum tıpkı derneklerdeki sosyal ayrışımı andırıyor.
Hep mevcut durumu eleştiriyorsun, çözümün ne onu söyle diyebilirsiniz.
Çözüm mü?
Çözüm sensin.
Senin sorununu senden iyi kim bilebilir.
Sen bu ülkenin parlamentosunu, Başbakanını belirlemedin mi?
Belediye Başkanı'nı sen seçmedin mi?
Pekiyi,
İl av temsilcini sen mi belirledin?
Bölge av temsilcini tanıyor musun?
Onlara ne şekilde vekalet verdin?
Sana neyi vaat ettiler?
Sana rağmen seni yönetmelerine dur deme zamanı gelmedi mi?

İçimden haykırmak geliyor ve Avazım çıktığı kadar bağırmak DEMOKRASİ... DEMOKRASİ... DEMOKRASİİİ...

Nedim ÇALIM
8 KASIM 2005