TÜRKİYE'DE AVCILIK NEREYE GİDİYOR

2000 li yılların başında 5-6 milyon avcının varlığından bahsedilen ülkemizde 2005-2006 av dönemi itibariyle resmi rakamlar 56150 avcının olduğunu gösteriyor. Bu yıl alınan avlanma pulu satışına bakılırsa resmi avlanan avcı sayısının 25000- 30000 lere düşeceği görülüyor.
Pekiyi gerçekten bu insanlar avlanmaktan mı vaz geçiyorlar?
Bir şeyin tespitini başta yapmakta yarar var. Türkiye'de Av tüfeği sahipleriyle, avcılar eskiden beri birbirine karıştırılır. Ülkemizde birçok insan ucuz olması nedeniyle savunma amaçlı olarak av tüfeği almıştır. Bugün bile avcı olmadan av tüfeği alabilmeniz mümkündür.

Bu yüzden her av tüfeği sahibini avcı sanmak büyük yanlıştır.

Kayıt dışı kaçak avlanan yok mudur?
Tabii ki vardır. Ancak bizim tahminimiz bu rakam 200-250 bin kişi civarındadır. İşte asıl sorgulanması gereken bu ikiyüzbin civarındaki avcının neden kayıt dışında olduğudur. Düşünün iki binin üzerinde avcılık derneği var. Ama bunların bir çoğunun yöneticileri de dahil hiçbir üyesinin yasal avlanma izni yok.

İşte size belge;

avc__listesi.jpg

Örneğin Kilis ilinde avcı sayısı bir kişi.
Resmi belgeler öyle söylüyor!
Kilis'te avcılar derneği var mı?
Var.
Pekiyi Av bayii var mı?
Var.
Hepsi bir avcı için!

İşte size Yeni Kara avcılığını kanuna göre av bayilerinin satışlarından Döner Sermayeye yatırdıkları %2 payı illere göre gösteren başka bir belge.

d_ner_sermaye.jpg_1.jpg

Örneğin Tekirdağ'da yatan pay gözükmüyor. Sadece 2005-2006 av dönemi resmi kayıtlara göre bu ilde avlanan avcı sayısı 1886 kişi
Devletin kayıtları bu avcıların hiç fişek satın almadığını söylüyor.
Size bu gerçekçi geliyor mu?
Pekiyi MAK ta her yıl avcılardan istenen avlanma bedeli tartışılırda, bayilerin %2 yatırmadıkları paydan neden söz edilmez?
Pekiyi kaç MAK üyesi Av bayii?
Siz av bayii olsanız bunu gündeme taşırmısınız?
Silah sanayicisi Federasyon başkanlarıyla Türk avcılığını kurtaracaklar!
Projeleri yok ama olsun.
Sloganları belli!
Yasaklar kalksın, limitler artsın.
Kolay para kazanmak için başka alternatifleri var mı?


Sizce; Avcılıkta örgütlenme sorununu çözmeden, avcılıktaki sorunlar çözülebilir mi?

Gelelim Ülkemizde avcılık neden kayıt dışına çıkıyor?
Avcıların bir çoğu kaçak avlanmak zorunda kalıyor. Çünkü avcılıkta yapılan yasal değişiklik vatandaşı idari ve mali sorumluluklarını uygulayamaz duruma getirdi. Devleti yönetenlerce; Avcılık keyif ve zengin işidir yaklaşımını hakim olunca, 300-400 milyonla ayı geçiren vatandaşa kaçak avlanmanın dışında başka alternatif kalmadı. Üstüne denetimsizlikte eklenince sorumluluklarını yerine getiren vatandaş enayi konumuna düşürüldü. Ve vatandaşın idareye olan güveni sarsıldı.
Avcıların çoğunluğu " Bunlar nasıl olsa kar yağınca avcılığı kapatırlar " diyor.
Doğru dürüst denetimde yapılmayınca, şartları uygun olan avcılar bile "nasıl olsa kimse ses çıkartmıyor" düşüncesiyle yasal koşulları yerine getirmeden avlanmayı tercih ediyorlar. Bunu devletin elindeki rakamlara bakınca net bir şekilde görebiliyorsunuz.

Mevcut iktidarın yeniden yapılandırma adına yola çıkıp, kadrolaşmadan başka hiçbir şey yapamadığı bugün açıkça görülmektedir.

Örnek mi istiyorsunuz?

Tekirdağ İl Çevre ve Orman Müdürlüğünde Av Yaban Hayatı Mühendisi olarak sözleşmeli İnşaat Mühendisi bir bayan görev yapıyor.
" Benim sineklerle böceklerle işim ne " deyip gelen giden avcıya dert yanıyor. Doğru söylüyor onun asıl işi demirle çimentoyla. Üstelik Av Yaban Hayatı Meslek Yüksek Okulunu bitiren gençler boşta gezerken siz böyle personel görevlendirirseniz av yaban hayatı nasıl korunur, nasıl geliştirilir.

Bugün avcılıkta yaşanan kaosun nedeni siyasi iktidar ve devleti yönetenlerdir. Sorunu çözmek yine onların görevidir.
Görünen odur ki Av Yaban Hayatımız her geçen gün hızla yok olmaktadır. Sivil toplum kuruluşları olarak federasyon ve dernekler bu konudaki görüş ve düşüncelerini kamuoyuna duyurarak çözüme katkı sağlamalıdırlar.

Bugün çıkarları için sözde avcıları temsile soyunanlara ise bir sözüm var;

2106 yılında ülkemizdeki avcılar sizden nasıl söz edecek?

Bir düşünün!

Ve bugün ki mutluluğunuz için torunlarınızın geleceğini yok etmeyin.

Nedim ÇALIM
13 Eylül 2006